Osman Gazi (1299 - 1326)
Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi, 1258'de, Sögüt'te
doğdu. Babası Ertugrul Gazi, Annesi Hayme Hatun'dur. Osman Gazi, uzun boylu,
yuvarlak yüzlü, esmer tenli, ela gözlü ve kalın kaslıydı. Omuzları arası oldukça
geniş, vücudunun belden yukarı kısmı, aşağı kısmına oranla daha uzundu. Başına
kırmızı çuhadan yapılmış Çagatay tarzında Horasan tacı giyerdi. İç ve dış
elbiseleri geniş yenliydi.
Osman Gazi değerli bir devlet adamıydı. Dürüst, tedbirli, cesur,
cömert ve adalet sahibiydi. Fakirlere yedirip, onları giydirmeyi çok severdi. Üzerindeki
elbiseye kim biraz dikkatlice baksa,hemen çıkartıp ona hediye ederdi. Her ikindi vakti, evinde kim
varsa onlara ziyafet verirdi.
Osman Gazi, 1281 yılında Sögüt'te, Kayı Boyu'nun yönetimine
geçtiginde henüz 23 yaşındaydı. Ata binmekte, kılıç kullanmakta ve savaşmakta çok
ustaydı. Aşiretin ileri gelenlerinden, Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu
evlilikten ileride Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan oğlu Orhan Gazi doğdu. Sögüt'te temelleri atılan, altı yüzyıllık bir tarih diliminde ve
üç kıtada hüküm sürecek olan Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bursa'da Nikris
(goutte) hastalığından vefat etti.
Erkek çocukları: Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey,
Savcı Bey
Kız çocukları: Fatma Hatun
Orhan Gazi (1326 - 1359)
Orhan Gazi, 1281 yılında doğdu. Babası Osman Gazi, annesi Kayı
aşiretinin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatundu. Orhan Gazi, sari
sakallı, uzunca boylu, mavi gözlüydü. Yumuşak huylu, merhametli, fakir halki seven,
ûlemaya hürmetli, dindar, adalet sahibi, hesabını bilen ve hiçbir zaman telaşa
kapılmayan, halka kendisini sevdirmiş bir beydi. Sık sık halkın arasına karışır,
onları ziyaret etmekten çok hoslanırdı.
Orhan Gazi, Babası Osman Gazi'nin 1326'da vefatıüzerine beyliğin
başına geçti. Orhan Gazi, 1346'da Bizans Imparatoru VI. Yoannis Kantakuzenos'un kızı Teodora
ile evlendi. Ayrıca, Yarhisar Tekfur'unun kızı Holofira, Bilecik tekfuruyla
evlendirilirken, düğün basılıp Holofira esir
alındı ve Orhan Gazi ile evlendirildi. Müslüman olduktan sonra adı
Nilüfer Hatun olarak değiştirildi; bu evlilikten, ileride Osmanlı Devleti'nin üçüncü
hükümdarı olacak Murad Hüdavendigâr doğdu.
Erkekçocukları: Süleyman Pasa, Murad Hüdavendigâr, Ibrahim, Halil, Kasim
Kızçocukları: Fatma Hatun
I. Murad (1359 - 1389)
Sultan Birinci Murad, 1326'da, Bursa'da doğdu. Babası Orhan Gazi,
annesi Bizans tekfurlarından Yar Hisar Tekfuru'nun kızı olan Nilüfer Hatun'dur
(Holofira). Sultan Birinci Murad, uzun boylu, degirmi yüzlü ve iri burunluydu. Kalın
ve adaleli bir vücuda sahipti.
Başına mevlevî sikkesi üzerine destar sarılı bir başlık giyerdi.
Çok sade giyinir ve kırmızı zeminli beyaz elbiseden hoşlanırdı. İlk eğitimini, annesi Nilüfer
Hatun'dan aldı. Daha sonra tahsilini tamamlamak için Bursa'ya gitti. Buradaki Medreselerde ilim ve
sanat adamları ile beraber çalıştı.
Sultan Birinci Murad, gayet nazik, sevimli ve çok halim selim bir
insandi. Âlim ve sanatkârlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere sefkatli davranirdi.
Dahî bir asker ve devlet adamiydi. "Dervis Gazilerin, Seyhlerinin, Krali Murad
Gazi" diye anilan Sultan Birinci Murad,
bütün hayati boyunca plânli ve programli hareket etti. Sultan Birinci Murad, Bizans Kilisesi'ne göre bir kâfir ve İsa
düşmanı olarak görülse de, fethettiği yerlerde yaşayan Hristiyan halka iyi davrandığı için
onların sevgisini kazanmıştı. 1382 yılından itibaren "Murad Hüdavendigâr" diye anılan
Sultan Birinci Murad, Birinci Kosova Savaşı'ndan sonra savaş alanını gezerken, Sırp Asilzâdesi Milos
Obraviç (Sırp Kralı Lazar'ın damadı) tarafından hançerlenerek şehit oldu (1389).
Erkekçocukları: Yakub Çelebi, Yıldırım Bayezid, Savcı Bey ve İbrahim
Kızçocukları: Nefise ve Sultan Hatun
I.
Bayezid -
Yıldırım Bayezid (1389 - 1402)
Yıldırım Bayezid 1360 yılında Edirne'de doğdu. Babası Murad
Hüdavendigâr, annesi Gülçiçek Hatundur. Yıldırım Bayezid yuvarlak yüzlü, beyaz tenli,
koç burunlu, elâ gözlü, kumral saçlı, sık sakallı ve geniş omuzluydu. Girdiği
savaşlarda gösterdiği cesaretten ve hızlı hareket etmesinden dolayı ona 'Yıldırım'
lakabı takılmıştı.
Çocukluğunu Bursa Sarayı'nda kardeşleriyle birlikte geçirdi. İyi
bir eğitim gördü. Devrin en büyük âlimlerinden dersler aldı. Gençliğinde Kütahya sancağında
valilik yaptı. Sultan Murad Hüdavendigâr'in vasiyeti gereği 1389 yılında padişahlığa
getirildi. Tahta çıktığında 29 yaşındaydı.
Sirbistan'ın başında, Kosova savaşında ölen Kral Lazar'ın oğlu
Stefan Lazareviç vardı. Barış antlaşması için geldiği Edirne'de Kız kardeşi Maria'yi Bayezid'e
verdi. Bu evlenme sayesinde Osmanlı-Sırp dostluğu kuruldu. Yıldırım Bayezid Timur'la yaptığı
Ankara Savaşı'nda yenildi ve esir düştü. 13 yıl süren saltanatı sonunda esaretinin
başlamasından 7 ay 12 gün sonra vefat etti.
Yıldırım Bayezid şiirlerinde "Yıldırım" mahlasını
kullanırdı: “Ehl-i hicran fitne-i agyar Ortada bir bahanedir sandim.”
Erkekçocukları: Musa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi, İsa Çelebi, Mehmed Çelebi,Ertugrul Çelebi, Kasım Çelebi
Kızçocukları: Fatma Sultan
I.
Mehmed (1413 - 1421)
Sultan Çelebi Mehmed , 1389 yılında Edirne'de doğdu.
Babası Yıldırım Bayezid, annesi de Germiyanogulları'ndan Devlet Hatun'dur. Orta
boylu, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, kırmızı yanakli ve geniş gögüslüydü. Kuvvetli
bir vücuda sahipti. Gayet hareketli ve cesurdu. Güreş yapar ve çok kuvvetli yay
kirişlerini bile çekebilirdi.Padişahligi süresince bizzat yirmi dört savaşa katilan
Çelebi Mehmed, bu savaslarda kirka yakin yara aldi. Basinda kullanmis oldugu
sarik, altin islemeli kavugu ile gayet güzelgörünürdü. İçi kürklü ve yakası dik
olan bir kaftan giyinirdi.Sultan Çelebi Mehmed müslümanlara karşı göstermiş olduğu
adaleti, aynı zamanda hristiyantopluluklara karşı da gösterdi. İyi bir idareci
ve politikacıydı. Tahsilini Bursa Sarayı'ndatamamladı. Daha sonra Babası
tarafından Amasya sancakbeyliğine tayin edildi ve bu sıradadevlet işlerini
öğrendi.Fetret Devri'nden sonra Anadolu'daki beylikleri tekrar bir
araya toplamayı başaran Sultan Çelebi Mehmed'e Osmanlı Devleti'nin ikinci kurucusu
gözüyle de bakılabilir.Sultan Çelebi Mehmed 26 Mayıs 1421 de Edirne'de vefat
etti. Ölüm haberi gizlendi. Osmanlı Padişahları arasında ölümü gizlenen ilk Padişah o oldu.
Cenazesi Bursa'ya
getirilerek Yeşil Türbe'ye defnedildi.
Erkekçocukları: Mustafa Çelebi, İkinci Murad, Ahmed, Yusuf, Mahmud.
Kızçocukları: Fatma ve
Selçuk Hatun.
II.
Murad (1421 - 1451)
Sultan İkinci Murad 1402 yılında doğdu. Babası Çelebi Mehmed,
annesi
Dulkadirogullari'ndan Süli Bey'in kızı Emine Hatun'dur. Uzun
boylu, beyaz tenli,doğan burunlu ve güzel yüzlü bir Padişahtı. Çok güzel konuşurdu.
Kendisinin en büyük mutluluğu, Fatih Sultan Mehmed gibi eşine az rastlanacak bir
insanın Babası olmaktı. Sultan İkinci Murad, sakin ve huzurlu bir hayat yaşamayi arzu
eden, fakat gerektiği takdirde çok hareketli, cesur ve hiçbir seyden yılmayan bir kişiliğe
sahipti. Avrupalılar, Onun, istediği takdirde bütün Avrupa'yı fethedebilecek bir kimse olduğunu kabul
etmişlerdir. Otuz yıllık saltanatı süresince, ülkesini çok büyük bir şan ve şerefle idare
ederek, emri altında bulunan herkesin sevgisini kazandı. Dindar, âdil ve lütufkâr bir
Padişahtı. Çocukluğu Amasya'da geçen Sultan İkinci Murad, tahta çıktığında on dokuz yaşındaydı.
Erkekçocukları: Fatih Sultan Mehmed, Ahmed, Alâeddin, Orhan, Hasan, Ahmed
Kızçocukları: Şehzade ve Fatma Hatun.
Fatih Sultan
Mehmed (1451 - 1481)
Fatih Sultan Mehmed, 29 Mart 1432'de, Edirne'de doğdu. Babası
Sultan İkinci Murad, annesi Humâ Hatun'dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu,
dolgun yanaklı,kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir yapıya sahipti. Devrinin
en büyük âlimlerinden çok iyi eğitim görmüştü; yedi yabancı dil bildiği söylenir. Âlim,
şâir ve sanatkârlari sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç
ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi.
Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok deger
verdigi âlimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet sogukkanlı ve cesurdu.
Eşsiz bir komutan ve idareciydi. Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına
bile hiçbir şey söylemezdi.
Fatih Sultan Mehmed, okumayı çok severdi. Farsça ve Arapça'ya
çevrilmiş olan felsefî eserler okurdu. 1466 yılında Batlamyos Haritasını
yeniden tercüme ettirip, haritadakı adları Arap harfleriyle yazdırdı. Bilimsel
sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara
eserler yazdırırdı. Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed, yabancıülkelerdeki
büyük bilginleri İstanbul'a getirtti. Nitekim Astronomi bilgini Ali Kusçu, kendi
döneminde İstanbul'a geldi. Ünlü ressam Bellini'yi de İstanbul'a davet ederek
kendi resmini yaptırdı.
Fatih Sultan Mehmed, 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat
yirmi beş sefere katıldı. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdigi
kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı. Devlet yönetiminde oldukça
sertti. Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak
askerleri savaşa teşvik ederdi.
20 yaşında Osmanlı Padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul'u
fethedip 1100 yıllık Dogu Roma İmparatorlugu'nu ortadan kaldırarak Fatih
ünvanını aldı. Hz. Muhammed'in hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul'un fethini
gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek
yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk
hükümdarıydı. Ortaçag'ı kapatıp, yeniçag'ı açan Cihan hükümdarı Fatih Sultan
Mehmed, nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü, Maltepe'de vefat etti ve
Fatih Camii'nin yanındaki Fatih Türbesi'ne defnedildi. O'nun Roma'yı fethedeceği
düşüncesiyle zehirlendiği de kaynaklarda yer almaktadır.
II. Bayezid (1481 - 1512)
Sultan İkinci Bayezid, 3 Aralik 1448'de, Dimetoka'da doğdu. Babası
Fatih Sultan Mehmed, annesi Mükrime Hatun adında bir Türk kızıdır. Uzun boylu,
geniş gögüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elâydı.
Cesur ve atılgandı. Aynı zamanda çok hâlim-selim, dindar, hosgörülü bir Padişahtı.
Babası Fatih Sultan Mehmed ilme ilgi duyduğu için, oğlu Şehzade Bayezid'e iyi
bir egitim verdi. O'na devrin en meşhur âlimlerinden ders okutturdu, bütün
İslâm ilimlerini en iyi şekilde öğrenmesini sağladı.Sultan Ikinci Bayezıd, yedi
yaşında iken, Hadim Ali Paşa nezaretinde Amasya valiliğine tayinedildi. Amasya,
Selçuklular devrinden beri önemli bir ilim ve kültür merkeziydi. Padişah olacak
şehzadelerin yetişmesi için, bu vilayette bütün imkânlar vardı.
Sultan İkinci Bayezid, dindar bir kimse olduğu için kendisine
Bayezid-i Velî denildi. Sultan İkinci Bayezid, şairleri saraya toplar, onlarla
sohbet ederdi. Merhametli bir Padişah olan Sultan İkinci Bayezid, sık sık
fakirlere sadaka dağıtırdı.Arapça ve Farsça'yı gayet iyi biliyordu. Çagatay lehçesi ve Uygur
alfabesini de ögrendi. Islâm ilimlerinin yanı sıra, matematik ve felsefe
tahsili de yaptı. 24 Nisan 1512'de Padişahlıktan ayrılmak zorunda kalan Sultan İkinci Bayezid, bir ay
kadar daha yaşadı ve 26 Mayıs 1512'de vefat etti.
Erkekçocukları: Mahmud, Ahmed, Sehinsah, Yavuz Sultan Selim, Mehmed, Korkud, Abdullah, Âlimsah
Kızçocukları: Aynisah, Gevher, Mülük Sultan,
Hatice Sultan, Selçuk ve Hüma Hatun.
Yavuz Sultan
Selim (1512 - 1520)
Yavuz Sultan Selim, 10 Ekim 1470'de doğdu. Babası Sultan İkinci
Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur. Gülbahar Hatun, Dulkadirogullari
Beyligi'ndendir. Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, geniş omuzlu, kalın kemikli, Omuzlarının arası
geniş, yuvarlak başlı,kırmızı yüzlü, uzun bıyıklı ve yiğit bir Padişahti. Sert
tabiatli ve cesurdu. Iyi bir egitim gördü.
Babası Sultan Ikinci Bayezid, Padişah olduktan sonra, askeri sevk
ve devlet idareciliğini ögrenmesi için, Şehzade Selim'i Trabzon Sancagı'na vali
olarak tayin etti. Şehzade Selim, Trabzon'da devlet işlerinin yanında, ilimle uğraşır
ve büyük âlim Mevlâna Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip ederdi. Trabzon'u
çok güzel idare eden Şehzade Selim'in bu arada komşu devletlerle de ilgilendi. Valiligi sırasında Trabzon halkını rahat bırakmayan Gürcüler
üzerine üç sefer yaptı. En önemlisi olan Kütayis seferinde Kars, Erzurum,
Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanlı topraklarına kattı (1508).
Buralarda yaşayan Gürcülerin hepsi müslüman oldular. Çok güzel ata biner, devrin en meşhur silahşörlerini alt edecek
kadar iyi kılıç kullanırdı. Güreşmekte, ok atmada ve yay çekmede ustaydı.
Savaştan hoşlanmakla beraber çok ince bir ruha da sahipti. Mütevazi bir
kişiligi olan Yavuz Sultan Selim, her öğün yemekte tek çeşit yemek yerdi ve
agaçtan tabaklar kullanırdı. Gösterişten hoşlanmaz, devlet malını israf etmezdi. Babasından
devraldığı tatminkâr hazineyi agzına kadar doldurdu. Hazinenin kapısını
mühürledikten sonra, şöyle vasiyet etti: "Benim altınla doldurduğum
hazineyi, torunlarımdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi
halde Hazine-i Hümayûn benim mührümle mühürlensin".Bu vasiyet tutuldu. O
tarihten sonra gelen Padişahların hiçbiri hazineyi dolduramadığından,hazinenin
kapısı daima Yavuz'un mührüyle mühürlendi. Yavuz Sultan Selim, ataları hep sakal uzattıkları halde sakalını
keserdi. Bunun sebebini soranlara "Sakalımı ele vermemek için
kesiyorum" dedigi rivayet edilir. 22 Eylül 1520'de, "Aslan
Pençesi" denilen bir çıban yüzünden henüz elli yaşında iken vefat etti. Hayatının
son dakikalarında Yasin-i Şerif okuyordu. Kanûnî Sultan Süleyman, Fatih
Camii'nde Babasının cenaze namazını kıldıktan sonra, onu Sultan Selim Camii
avlusundaki türbeye defnettirdi. Tarihçiler, Yavuz Sultan Selim'i, sekiz yıla
seksen yıllık iş sığdırmış büyük bir Padişah olarak değerlendirdiler.
Erkekçocukları: Kanuni Sultan Süleyman
Kızçocukları: Hatice Sultan, Fatma Sultan, Hafsa
Sultan, Sah Sultan
Kanunî Sultan
Süleyman (1520 - 1566)
Kanûnî Sultan Süleyman, 27 Nisan 1495 Pazartesi günü, Trabzon'da
doğdu. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Hatun'dur. Hafsa Hatun Türk ya da
Çerkezdir.Kanûnî Sultan Süleyman, yuvarlak yüzlü, elâ gözlü, geniş alınlı,
uzun boylu ve seyrek sakallıydı.Kanûnî Sultan Süleyman devri, Türk hakimiyetinin doruk
noktasına ulastığı bir devir olmuştur.
Babası Yavuz Sultan Selim, onu küçük yaşlardan itibaren çok titiz
bir şekilde yetiştirmeye basladı. Benzeri görülmemiş bir terbiye ve tahsil
gördü. İlk eğitimini annesinden ve ninesi Gülbahar Hatun'dan (Yavuz Sultan
Selim'in annesi) aldı. Yedi yaşına gelince tahsil için İstanbul'a, dedesi
Sultan İkinci Bayezid'in yanına gönderildi. Şehzade Süleyman, burada KaraKızoglu
Hayreddin Hızır Efendi'den tarih, fen, edebiyat ve din dersleri alırken, savaş teknikleri
konusunda da öğrenim görüyordu. On beş yaşına kadar Babası Yavuz Sultan Selim'in
yanında kalan Şehzade Süleyman, kanunlar geregi sancak istemesi üzerine, önce Sarkî
Karahisar'a oradan da Bolu, kısa bir süre sonra da Kefe sancakbeyliğine tayin
edildi (1509).Yavuz Sultan Selim'in, 1512 de tahta geçmesi üzerine İstanbul'a
çağırılan Şehzade Süleyman,Babasının kardeşleriyle mücadeleleri sırasında
İstanbul'da kalarak Babasına vekâlet etti. Bu sırada Saruhan sancakbeyliğinde
de bulundu. Babası Yavuz Sultan Selim'in ölümü üzerine, 30 Eylül 1520'de,
yirmibeş yaşındayken Osmanlı tahtına geçti. Kendisinden başka erkek kardeşi
olmadığı için tahta geçişi kolay ve çatışmasız oldu. Çok ciddi ve kendinden emin
bir Padişah olan Kanûnî Sultan Süleyman, azim ve irade sahibiydi. Yapacağı
işlerde hiç acele etmez, gayet geniş düsünür ve verdigi emirden asla geri
dönmezdi. İş başına getireceği adamlara, kabiliyet derecelerine göre görev
verirdi. Sigetvar kusatmasını idare ederken, 7 Eylül 1566 yılında yetmis bir
yasinda vefat etti.
Kendisine "Kanûnî" denmesi, yeni kanunlar icad
etmesinden degil, mevcut kanunlari yazdırtıp çok sıkı bir şekilde tatbik
etmesinden dolayıdır. Kanûnî Sultan Süleyman, adaleti seven bir Padişahtı.
Mısır'dan gelen vergiyi haddinden fazla bulup, yaptırdığı araştırma sonunda
halkın zulme ugradığını düşünmesi ve Mısır Valisini değiştirmesi bunun açık
kanıtıdır.
Kanûnî Sultan Süleyman, tahta çıktığı sırada Osmanlı Devleti
dünyanin en zengin ve en güçlü devleti konumundaydı. Babasının ölümü ve
kendisinin Padişah olması, "Arslan öldü, yerine kuzu geçti" diye
düşünen Avrupalıları sevindiriyordu. Ancak Avrupalılar, çok geçmeden hayal kırıklığına
ugradılar. Büyük bir devlet adamı olan Kanûnî Sultan Süleyman aynı zamanda
ünlü bir şairdi. Meşhur şiirlerinden birisi şudur:
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.
Saltanat dedikleri bir cihan kavgasıdır,
Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi".
Erkekçocukları: İkinci Selim, Bayezid, Abdullah,
Murad, Mehmed, Mahmud, Cihangir, Mustafa
Kızçocukları: Mihrimah Sultan, Raziye Sultan
II. Selim (1566 - 1574)
Sultan İkinci Selim, 28 Mayıs 1524'de, İstanbul'da doğdu. Babası
Kanûnî Sultan Süleyman, annesi Hürrem Sultan'dır. Hürrem Sultan, Slav kökenlidir. Sultan İkinci Selim, orta boylu,
açık alınlı, mavi gözlü,ince kaslı ve sarışındı. Şehzadeliğinde mükemmel bir
tahsil ve terbiye ile yetiştirildi. Devlet idaresini iyice ögrenmek için de
Anadolu'nun çesitli yerlerinde sancakbeyliği yaptı. Bu sırada tahsiline devam
ederek, ilim ve tecrübesini arttırdı.Sarı Selim olarak da anılan İkinci Selim, Kütahya sancakbeyi iken
Babası Cihan Padişahı Kanûnî Sultan Süleyman'ın ölüm haberi üzerine İstanbul'a
gelerek 30 Eylül 1566 günü kırk iki yaşında tahta geçti. Sarı Selim, daha
önceki Osmanlı Sultanlarına göre silik ve zayıf bir hükümdar olarak tanınır.Babasının saltanatı sırasında diğer kardeşleri Şehzade Bayezıd ve
Şehzade Mustafa'nın bertaraf edilmesiyle kolayca tahta geçen Sultan İkinci
Selim, adını aldığı dedesi Yavuz Sultan Selim ve Babası Kanûnî'ye göre oldukça
silik bir idare sergilemiştir. Devrin büyük devlet adamları sayesinde Osmanlı
Devleti ihtişamını sürdürmüş, Sokullu Mehmed Paşa gibi dirayetli ve tecrübeli
vezirler hükûmeti ayakta tutmuslardır. Sultan İkinci Selim'in kendisi hiç
sefere çıkmamış ve liyakatlı olmayan Ali Paşa'nın Kaptan-ı Deryalığında
İnebahtı faciası yaşanmıştır. Sekiz yıl Padişahlık yaptıktan sonra 15 Aralık
1574 günü vefat etti. Ayasofya'ya defnedildi. Sultan İkinci Selim İstanbul'da
ölen ilk Osmanlı Padişahıdır. Sultan İkinci Selim'in tahta çıktğıi ilk yıllarda, bazı siyasî
çekişmeler yaşandı. Sokullu Mehmed Paşa bu çekişmelerden galip olarak ayrıldı
ve on beş yıl sadrazamlık yaptı. Sadrazamlık yaptığı bu dönemde devlet
yönetimine ağırlığını koydu.
Sultan İkinci Selim, Babası Kanûnî Sultan Süleyman'dan 14. 892.000
km2 olarak devraldığı devlet topraklarını, oğlu Sultan Üçüncü Murad'a
15.162.000 km2 olarak bırakmıştır. İkinci Selim de şair hükümdarlardandı.
Saheser beyitlerinden biri şudur:
"Biz bülbül-i muhrik-i dem-i sekvayi firaKız
Ateş kesilir geçse saba gülşenimizden"
Erkekçocukları: Üçüncü Murad, Abdullah, Osman,
Mustafa, Süleyman, Mehmed, Cihangir.
Kızçocukları: Fatma Sultan, Sah Sultan, Gevherhan
Sultan, Esma Sultan.
III. Murad (1574 - 1595)
Sultan Üçüncü Murad, 4 Temmuz 1546 günü, Manisa'nın Bozdağ
yaylasında dünyaya geldi. Babası, Sultan İkinci Selim, annesi Afife Nur Banu
Sultan'dur.Annesi Venedikli'dir. Sultan Üçüncü Murad orta boylu, degirmi
yüzlü, kumral sakallı, elâ gözlü ve beyaz tenli bir Padişahtı. Çok cömertti ve insanlara
yardım etmeyi çok severdi.Merhametli bir kişilige sahip olan Sultan Üçüncü
Murad, Arapça ve Farsçayı çok iyi derecede öğrenmisti. Babasının 1558 yılında,
Manisa sancak beyiliğinden Karaman valiliğine tayin edilmesi üzerine, dedesi
Kanûnî Sultan Süleyman tarafindan Alaşehir sancakbeyiliğine tayin edildi.
Babası Sultan İkinci Selim, Padişah olduktan sonra da tekrar Manisa sancakbeyiliğine
atandı.
Şehzadeliği sırasında bulunduğu Manisa'da devrin en değerli
ulemâsından dersler aldı. Osmanlı Padişahları içinde en âlim Padişahlardan
birisidir. Babası Sultan İkinci Selim'in vefatı üzerine Manisa'dan İstanbul'a
gelerek, 22 Aralık 1574 tarihinde tahta geçti. Ancak o da Babası Sultan İkinci
Selim gibi devlet işlerine fazla müdahil olmadı. Bürokrasi ve hükûmet daha ziyade
Sokullu Mehmed Paşa tarafindan idare edildi. Bunda Sokullu'nun tecrübe ve
dirayeti ile Sultan Ikinci Murad'in idare tarzı büyük rol oynamıştır. 29 yaşında
çıktığı tahtta yirmi yıl kalan Sultan Üçüncü Murad 16 Ocak 1595 tarihinde felç geçirdi ve vefat etti. Ayasofya
Camii'nin avlusuna defnedildi. Sokullu Mehmed Pasa'nın ağırlığını hissettirdigi III. Murad
döneminde, Osmanlı toprakları en geniş sınırlarına ulaştı. Babası İkinci
Selim'den devraldığı 15. 162.151 km2 ülke toprağını, 19.902.000 km2'ye çıkardı.
İngilizlerle de dostâne iliskiler geliştirildi. İlk Ingiliz daimî elçisi onun
zamanında gönderildi. Papa'nın Katolik Avrupa'da kurabileceği haçlı ittifakına
karşı Protestan Ingiltere ile ilişkiler geliştirildi. Daha sonra bu ittifaka,
Hollanda da dahil edildi.
Erkekçocukları: Üçüncü Mehmed, Selim Bayezid, Mustafa, Osman, Cihangir, Abdullah , Abdurrahman, Abdullah, Hasan, Ahmed, Yakub, Alemsah, Yusuf, Hüseyin , Korkud, Ali, Ishak,Ömer, Alaeddin, Davud.
Erkekçocukları: Üçüncü Mehmed, Selim Bayezid, Mustafa, Osman, Cihangir, Abdullah , Abdurrahman, Abdullah, Hasan, Ahmed, Yakub, Alemsah, Yusuf, Hüseyin , Korkud, Ali, Ishak,Ömer, Alaeddin, Davud.
Kızçocukları: Ayse Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah
Sultan, Fahriye Sultan.
IV.
Mehmed (1595 - 1603)
Sultan Üçüncü Mehmed, 26 Mayıs 1566'da, Manisa'da doğdu. Babası
Sultan Üçüncü Murad, annesi Safiye Sultan'dır. İsmini, Fatih Sultan
Mehmed'e benzemesi için, büyük dedesi Kanûnî Sultan Süleyman koydu. Orta boylu,
kumral saçlı ve güzel yüzlüydü. İyi bir ilim tahsili yaptı ve Tâcü't-Tevârih
yazarı Hoca Sadeddin Efendi'den dersler aldı. Sultan Üçüncü Mehmed, 1583'te
Manisa sancakbeyiliğine tayin edildi. 1595 yılının Ocak ayına kadar görev
yaptığı Manisa'dan, Babasının ölüm haberi üzerine hareket ederek, 27 Ocak 1595
tarihinde geldiği İstanbul'da, Osmanlı tahtına geçti. Dindar olup, tasavvufa da
son derece meraklıydı. Hz. Muhammed'in ismi anılınca, saygısından derhal ayaga
kalkardı. Üçüncü Mehmed devri, duraklama dönemine rastlar. Sultan Üçüncü
Mehmed, kolayca üzüntüye kapılır, yemekten, içmekten kesilirdi. Celâlî
isyanları ve İran savaşlarının çok uzun sürmesi onu büyük üzüntü içinde bıraktı. İçkiyi sıkı bir şekilde
yasaklayıp, bütün gizli meyhaneleri kapattırdı.
Erkekçocukları: Birinci Ahmed, Birinci Mustafa, Selim, Mahmud
Erkekçocukları: Birinci Ahmed, Birinci Mustafa, Selim, Mahmud
I. Ahmed (1603 - 1617)
Sultan Birinci Ahmed, 18 Nisan 1590 günü, Manisa'da doğdu. Babası
Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dir. Iyi bir tahsil gördü. Arapça ve
Farsça'yi mükemmel derecede ögrenmisti. Ok atmak, kiliç kullanmak, ata
binmek gibi savas ve askerlik alanlarinda çok usta olan Sultan Birinci Ahmed,
ava ve cirit oyununa çok düşkündü.Çok sade giyinirdi. Babası Sultan Üçüncü
Mehmed'in vefati üzerine 21 Aralik 1603'te, Eyüb Sultan'da kiliç kusanarak
tahta geçti.Sultan Birinci Ahmed, Kanûnî Sultan Süleyman'dan sonraki
Padişahlar içinde devlet isleriyle yogun sekilde ugrasan ilk Padişahti. Çocuk
denecek yaslarda bile mükemmel kararlar alirdi. Daima ilim ve irfan sahibi
büyük kisilerle birlikte olur ve onlara akil danisirdi.Sultan Birinci Ahmed'in
hayatinda on dört sayisinin önemli bir yeri vardir. Çünkü, on dört yasinda
Padişah olmus, on dört yil saltanat sürmüs ve Osmanlı Padişahlarinin on dördüncüsüdür.
Dindar bir Padişah olan Sultan Birinci Ahmed'in Hz.Muhammed'e olan bagliligi o
kadar ilerledi ki, onun ayak izlerinin resmi içine bir siir yazmis ve o siiri
kavugunda ölünceye kadar tasimistir. O siir sudur:
"N'ola tâcim gibi basimda götürsem dâim
Kadem-i resmini ol Hazreti Sâh-i Resûlün
Gül-i gülzâri nübüvvet, o kadem sahibidir
Ahmeda durma yüzün sür kademine ol gülün"
Sultan Birinci Ahmed, yakalandigi tifüs hastaligindan
kurtulamayarak 21 Kasim'i 22 Kasim'a baglayan gece 1617 yılında yirmi seKız
yasinda vefat etti.
Erkekçocukları: Ikinci Osman, Dördüncü Murad, Sultan Ibrahim, Bayezid, Süleyman, Kasim , Mehmed, Hasan, Selim, Hanzâde, Ubeyde,
Kızçocukları: Gevherhan Sultan, Ayse Sultan,
Fatma Sultan, Atike Sultan
Sultan Birinci Mustafa, 1592 yılında, Manisa'da doğdu. Babası
Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dır. Sultan Birinci Mustafa güzel
yüzlü, seyrek sakallı,sarı benizli ve iri gözlü bir padişahtı. İki defa padişahlık
yaptı. Sinirli bir yapıya sahipti.Sultan Birinci Mustafa, ağabeyi Sultan
Birinci Ahmed'in padişahlığı süresince, on dört yıl sarayın bir odasında hapis
hayatı yaşadı. O devirde bu gerekli görülüyordu. Aksi halde şehzadeler devlet
yönetimine karışıyor, hatta padişahı devirmek için harekete bile geçebiliyor ve
devlet birliği tehlikeye düşüyordu. Buna meydan vermemek için şehzadeler
"izale" olunur veya bir odaya kapatılırdı. Sultan Birinci Ahmed,
tahta geçtiğinde kardeşini öldürtmemiş, ancak sarayda mahbus tutmuştur. Kafes
hayatı denilen bu süre sonunda Sultan Birinci Mustafa, Osmanlı hanedanının en büyük erkek evlâdı olması dolayısıyla tahta
çıkarılmış fakat kısa sürede dengesiz hareketleri görüldüğünden ulemâ, asker ve
devlet erkânının ittifakı ile hal (tahttan indirme) edilmiştir. Sultan Genç
Osman'ın tahttan indirilip katlinden sonra bir kez daha cülûs etmişse de bir
buçuk yıl sonra aklî dengesizliği nedeniyle tekrar tahttan indirilmesi icab etmiştir.
Sultan Birinci Mustafa ile birlikte kardeş katli nadiren görülmüş,
artık şehzadeler sarayda kafes ardında tahta geçecekleri günü beklemeye
başlamışlardır. Tabii vâlide sultanlar, şehzade anaları arasında rekabetler
başlamış, her biri bir vezire ve diğer gruplara dayanarak entrikalarla padişah
değiştirmeye çalışmışlardır. Sultan Birinci Mustafa, dindar bir insandı. Sadaka vermeyi çok
severdi. Hattâ sarayın havuzuna hizmetçilerin toplaması için para atardı. Saraydaki
hayatını ibadet ederek, dinî eserler okuyarak geçiriyordu. Tahta geçmesi için
ikinci kez davet edildiği zaman, odasında Kuran-ı Kerim okuduğunu ve padişahlık
istemediğini bildirmişti. Sultan Birinci Mustafa, ikinci padişahlığının başlamasından bir
buçuk yıl sonra 10 Eylül 1623 tarihinde şeyhülislâm fetvası ile tekrar tahttan
indirildi. Fetvanın gerekçesi olarak da "Aklî dengesi tam olmayan
birisinin halife olamayacağı" gösterildi. Sultan Birinci Mustafa tahttan indirildikten
on altı yıl sonra, 20 Ocak 1639 günü sinir hastalığından Topkapı Sarayında
vefat etti.
Genç Osman (1618 - 1622)
Sultan Genç Osman, 3 Kasım 1604 tarihinde, İstanbul'da dünyaya
geldi. Babası Birinci Ahmed, annesi Mahfirûz Haseki Sultandır. Mahfirûz Haseki
Sultan aslen Rum'dur.Sultan Genç Osman, on dört yaşında iken, amcası Sultan
Birinci Mustafa'nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu. Annesi
onun yetişmesi için çok titiz davrandı.Sultan Genç Osman, iyi bir terbiye ve
tahsil gördü. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi doğu ve batı
dillerini klâsiklerinden tercüme yapabilecek kadar güzel öğrendi.Çok güzel bir yüzü olan Genç Osman zekî, enerjik, atılgan, cesur
ve gözü pek bir padişahtı. Sultan Genç Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar
yapıldığı gibi saray dışından, Şeyhülislam Es'ad Efendi'nin ve Pertev Paşa'nın
kızları ile evlendi. Yavuz Sultan Selim devrinden itibaren padişah saray
dışından evlenmediği için bu davranış önemli bir değişiklik oldu.Kendisine
plânlarını uygulayacak bir sadrazam bulamadı. Tarihte eşine az rastlanır bir
şekilde tahtan indirilerek, Yedikule zindanlarında boğularak şehit edilen Sultan Genç Osman, babası
Sultan Birinci Ahmed'in Sultanahmed Camii'nin yanındaki türbesine defnedildi.Tahta
çıkar çıkmaz devlet erkânı içindeki üst düzey yetkilileri değiştiren, müderris
ve kadıların atanma yetkilerini şeyhülislâmdan alan Sultan Genç Osman çok
yenilikçi bir padişahtı.
Erkek çocukları: Ömer, Mustafa
Kız çocuğu : Zeynep Sultan
IV. Murad (1623 - 1640)
Sultan Dördüncü Murad, 26 Temmuz 1612 tarihinde, İstanbul'da
doğdu. Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dır. Sultan
Dördüncü Murad, uzun boylu, iri cüsseli, yuvarlak yüzlü ve heybetli bir
padişahtı. Osmanlı Sultanlarının en kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti.
Son derece zeki, gözü pek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı.
Sultan Dördüncü Murad, çok iyi cirit ve ok atardı. Bu gücünü
katıldığı savaşlarda da gösterdi. Din büyüklerine hürmet eder Şeyhülislâm Yahya
Efendi'ye "Baba" diye hitap ederdi. İçki ve tütünü yasakladı. Gece sokağa çıkma yasağı
koydu. Arapça'yı ve Batı dillerini çok iyi bilirdi. İlmi ve ilim adamlarını çok
sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları yeni çalışmalar
yapmaları için teşvik ederdi. Sultan Dördüncü Murad döneminin önemli olaylarından
biri de Hezarfen Ahmed Çelebi'nin kanat takarak , Galata Kulesi'nden Üsküdar'a
uçmasıydı. Sultan Dördüncü Murad, çevresinde olup bitenleri dikkatle takip
eder insiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi. Hükümdarlığının ilk
yıllarında annesinin etkisinde kaldıysa da daha sonra kadınların saltanatına
son verdi; hain ve hilekâr sadrazamları şiddetle cezalandırdı. Memleket
meselelerini yakından takip edip, çözümler üretmeye çalıştı. On yedi yıl
hükümdarlık yaptıktan sonra, içkiye aşırı bağımlılığından dolayı henüz 28
yaşında vefat etti. Sultan Dördüncü Murad'ın saltanatını iki devreye ayırmak
mümkündür. Henüz on bir yaşında iken tahta geçtiğinden devlet işleri büyük
ölçüde annesi Kösem Sultan'ın elinde yürümekteydi. Onunla birlikte olan
vezirler, gözünün önünde Hafız Ahmed Paşa'yı askere parçalatmışlar, genç
padişahı da korkuyla dehşete düşürmüşlerdir. Osmanlı memleketlerinde asayiş ve
huzur kalmamış, zorbalar şehirleri ele geçirmişlerdi. Delikanlılık çağında
idareyi bizzat ele aldıktan sonradır ki Sultan Dördüncü Murad biraz da
şiddet yolu ile bütün zorbaları sindirmiş, tekrar devlet hakimiyetini
kurmuştur. Tütün yasağı bahanesiyle kahvehanelerde toplanan işsiz, güçsüz,
zorba takımını kontrol altında tutmuş, şiddetli ceza ve hattâ idamlarla tekrar
idarî ve adlî nizamı kurabilmiştir.
Sultan I. İbrahim (1640 - 1648)
Sultan Birinci İbrahim, 5 Kasım 1615 tarihinde, İstanbul'da doğdu.
Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan'dır. Sultan Birinci
İbrahim, uzun boylu,kuvvetli vücutlu ve kumral sakallıydı. Annesi onun
yetiştirilmesi için çok gayret göstermişti. Ağabeyi Sultan Dördüncü Murad'ın âni vefatı, zaten
ölüm düşünceleriyle harap olmuş Şehzade İbrahim'i çok sarstı ve padişah
olduğuna inanmak bile istemedi. Annesinin ve devlet erkânın ısrarlarından ve
ağabeyi Sultan Dördüncü Murad'ın cenazesini gördükten sonra ağabeyinin vefatına
kesin olarak inandı. Sadrazam Kara Mustafa Paşa, Taht Odası'na geçen Sultan
Birinci İbrahim'in başına Hırka-i Saadet Dairesi'nden getirilen, Hz. Ömer'in Sarığı'nı
yerleştirdi. Sultan Birinci İbrahim tahta oturdu ve ellerini açarak dua etti: "Elhamdülillah. Ya Rabbi! Benim gibi zaif bir kulunu bu makama
lâyık gördün. Saltanat günlerimde milletimi hoş-hâl eyle ve birbirimizden
hoşnûd eyle".
Sultan Birinci İbrahim, tahta geçtiği ilk yıllarda sinir hastalığı
yüzünden sık sık kriz geçiriyordu. Ancak, daha sonraki yıllarda devlet
işleriyle bizzat ilgilenmeye başladı. Sultan Birinci İbrahim,tahta çıktığında
soyunun tek şehzadesi o kalmıştı. Bu yüzden ilk oğlu Şehzade Mehmed (Sultan
Dördüncü Mehmed) doğduğunda ülkede şenlikler düzenlendi (2 Ocak 1642). Sultan Birinci
İbrahim, çok cömert ve lütufkâr bir padişahtı. Fakirlere ve kimsesizlere yardım
etmeyi çok severdi. Çıkardığı fermanlarla açlık ve kıtlığın önlenmesine
çalıştı. Saltanatı sırasında, annesi Kösem Sultan'ın etkisinde çok kaldı. Sekiz
yıl dokuz ay padişahlık yaptıktan sonra, 18 Ağustos 1648 tarihinde, boğularak
öldürüldü. Sultan Birinci İbrahim hakkında, kendi devrine kadar uzanan
Osmanlı kaynaklarında, aklî dengesinin bozuk olduğuna dair hiçbir bilgi yoktur.
Bu kaynaklar, Sultan Birinci İbrahim'in özelliklerinden ve yaptığı işlerden
övgüyle bahsetmektedir. Sadece son zamanlarda bazı yazarlar, onun için
"Deli"demektedirler. Sultan Birinci İbrahim'e "Deli" ve
"Gaddar" diyen ve adının öyle yayılması için çalışanlardan
bazılarının, Sultan Birinci İbrahim tarafından idam ettirilen İranlı Şii
Emirgûneoğlu'nun adamları olduğu söylenmektedir.Sultan Birinci İbrahim, tahta geçtiğinde yirmi beş yaşındaydı.
Şehzadeliği sırasında öldürüleceği endişesi ile sinirleri son derece bozulmuştu. Bu
sırada sadrazamlık koltuğunda bulunan Kemankeş Kara Mustafa Paşa devlet
işlerini en iyi şekilde yürüttü. Kemankeş Kara Mustafa Paşa, Safeviler'le
Kasr-ı Şirin Antlaşmasını imzalayıp, İstanbul'a geldikten sonra, giriştiği malî
işlerde de başarılı oldu. Ocaklı sayısını indirip maaşlarının düzenli olarak verilmesini sağladı.
Bu olumlu faaliyetler sonunda devlet bütçesi denkleşmiş oldu. Donanma işleriyle
de ilgilenen Kemankeş Mustafa Paşa, her yıl belirli miktarlarda Kadırgalar
yapılıp donatılmalarını sağladı.
Erkek çocukları: Dördüncü Mehmed, İkinci Süleyman, İkinci Ahmed, Orhan, Bayezid, Cihangir,Selim, Murad.
Erkek çocukları: Dördüncü Mehmed, İkinci Süleyman, İkinci Ahmed, Orhan, Bayezid, Cihangir,Selim, Murad.
Kız çocukları: Ümmü Gülsüm Sultan, Peykan Sultan,
Atike Sultan, Ayşe Sultan, Gevherhan Sultan.
IV. Mehmed (1648 - 1687)
Sultan Dördüncü Mehmed, 2 Ocak 1642'de, İstanbul'da doğdu. Babası
Sultan Birinci İbrahim, annesi Rus asıllı Turhan Hatice Sultan'dır. Sultan
Dördüncü Mehmed, orta boylu, beyaz tenli ve yanık çehreliydi. Ata çok bindiği için
vücudu öne eğikti. Annesi onu çok iyi yetiştirdi. İyi bir tahsil gördü. Babası Sultan
İbrahim'in öldürülmesi üzerine 8 Ağustos 1648 günü, henüz yedi yaşında iken
padişah oldu. Ava ve edebiyata çok meraklıydı.Ava olan merakı yüzünden tarihte
"Avcı Mehmed" olarak anılır.İçkiyi yasaklayıp, içki imalâthanelerini
kapattırdı. Sadrazamlığı, Köprülü ailesine vermekle çok isabetli bir karar
aldı. Sultan Dördüncü Mehmed, zamanında Osmanlı Devleti en geniş sınırlarına
kavuştu. Hayatının büyük bir kısmı saray entrikalarıyla geçti. İkinci Viyana
bozgunundan sonra, ordunun ve devlet erkânının oybirliği ile, 8 Kasım 1687 günü
tahttan indirildi. 6 Aralık 1693'de Edirne'de vefat etti. Cenazesi İstanbul'a
gönderildi ve Yeni Cami'deki türbesine, annesi Turhan Sultan'ın yanına
defnedildi.
Erkek çocukları : İkinci Mustafa, Üçüncü Ahmed, Bayezid.
Kız çocukları : Hatice Sultan, Safiye Sultan, Ümmü
Gülsüm Sultan, Fatma Sultan.
II. Süleyman (1687 - 1691)
Sultan İkinci Süleyman, 15 Nisan 1642'de, İstanbul'da doğdu.
Babası Sultan Birinci İbrahim, annesi Saliha Dilaşub Sultan'dır. Orta boylu, kır
sakallı, şişman ve halim selim bir padişahtı. Dindar, dürüst ve akıllı bir
insan olan annesi Saliha Dilaşub Sultan tarafından titizlikle yetiştirildi. Oğluna, gerekli bilgileri bir
yandan kendi veriyor, bir yandan da hocalar tutuyordu. Hayatının kırk yılını bir dairede hapis geçiren Sultan İkinci
Süleyman cesur, dindar, vatansever, merhametli ve nazik bir insandı. Rüşvet ve sefahata
son derece düşmandı. Padişah olduğu sırada askerî zorbaların ortalığı
karıştırması üzerine onlarla mücadeleye girişti ve kısmen de olsa asayişi
sağladı. Sultan İkinci Süleyman, dört yıl gibi kısa bir süre padişahlık yaptı.
Bunun son iki yılını yatak hastası olarak geçirdi. Gün geçtikçe zayıflıyordu.
22 Haziran 1691 günü, Edirne'de vefat etti.
Cenazesi İstanbul'a getirilerek Süleymaniye Camii yanında Kanûnî
Sultan Süleyman türbesine gömüldü.
II. Ahmed (1691 - 1695)
Sultan İkinci Ahmed, 25 Şubat 1643 günü, İstanbul'da doğdu. Babası
Sultan Birinci İbrahim, annesi Hatice Muazzez Sultan'dır. Terbiyesi ve tahsili
ile annesi meşgul oldu.Arapça ve Farsça biliyordu. Orta derecede bir tahsil
gördü. Devlet işlerini çok yakından takip eder, hasta bile olsa divan toplantılarına
katılırdı. Sultan İkinci Ahmed, hat sanatında çok ustaydı. Yazı yazma
kabiliyeti çok üstün olan Sultan İkinci Ahmed, birçok Kuran-ı Kerim yazdı.
Şairlere ve şiire çok düşkündü. Üç yıl yedi ay ondört gün saltanat sürdükten
sonra, yakalandığı Siroz hastalığından kurtulamayarak 6 Şubat 1695 günü
Edirne'de vefat etti. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Kanûnî Sultan Süleyman
Türbesine defnedildi.
Erkek çocukları: İbrahim, Selim
Kız çocukları: Atike Sultan, Hatice Sultan, Asiye
Sultan.
II. Mustafa (1695 - 1703)
Sultan İkinci Mustafa, 6 Şubat 1664 günü, İstanbul'da dünyaya
geldi. Babası Sultan Dördüncü Mehmed, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır. Annesi
Girit asıllıdır.Kuvvetli bir ilim tahsili yaptı. Tahta geçtiğinin üçüncü günü
yapacağı işleri anlatan bir hatt-ı hümâyûn yayınladı. Yazısında: "Zevk, sefa ve rahatı kendimize haram eylemişizdir" diyordu. Yine vezirlerinden birine yazmış olduğu
yazı şöyledir: "Bana ağırlık ve hazine lâzım değil.
Yerine göre kuru ekmek yerim. Vücudumu din uğruna harcarım. Sıkıntının her
çeşidine sabrederim. Milletime hizmet tamam olmadıkça, seferden dönmem. Elbette
sefere bizzat kendim giderim".
Erkek çocukları: Birinci
Mahmud, Üçüncü Osman, Üçüncü Ahmed, Küçük Ahmed, Hüseyin, Selim, Mehmed, Murad,
Osman
Kız çocukları: Ümmügülsüm, Ayşe, Emetullah, Emine,
Rukiye, Safiye, Zahide, Atike, Fatma,Zeyneb, Zahide.
III. Ahmed (1703 - 1730)
Sultan Üçüncü Ahmed, 30 Aralık 1673 günü doğdu. Babası Sultan
Dördüncü Mehmed, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır. Annesi Girit
asıllıdır. Sultan İkinci Mustafa'nın öz kardeşi olan Sultan Üçüncü Ahmed, uzun
boylu, kara gözlü, doğan burunlu ve buğday tenli idi. Son derece zekî, hassas
ve zarif bir insandı. İyi bir tahsil ve terbiye görmüş olan Sultan Üçüncü Ahmed
ünlü hocalardan dersler almıştı.
Sultan Üçüncü Ahmed, ağabeyi Sultan İkinci Mustafa'nın vefatı
üzerine 22 Ağustos 1703 tarihinde otuz yaşında iken Edirne'de tahta geçti.
Osmanlı Devleti açısından önemli bir yere sahip olan Lâle Devri boyunca
padişahlık yapan Sultan Üçüncü Ahmed, hattat ve şâirdi. "Necib"
mahlasıyla şiirler yazdı. Ayrıca musiki ile de yakından ilgileniyordu. Divan şairlerinden
Urfalı Nabi Efendi'nin hem kendisini hem de şiirlerini çok severdi. Gençliği
diğer Osmanlı şehzadelerine göre bir hayli serbest geçti. Şehzadelerin
öldürülmesi geleneği kalktığından, rahat bir hayat sürdü. İstediği her şeyle
ilgilendiği için bilgisi de, görgüsü de arttı. Avrupa'daki gelişmeleri inceleme
fırsatı buldu ve matbaanın Osmanlı Devleti'ne gelmesi için çok çaba sarfetti.
Yirmi yedi yıl gibi uzun bir süre tahtta kalan Sultan Üçüncü Ahmed, çıkan
Patrona Halil isyanı sonunda, 1 Ekim 1730 tarihinde Padişahlıktan çekildi.Sultan Üçüncü Ahmed'in padişahlığının ilk günleri, tamamen
disiplinden çıkmış yeniçerileri yatıştırma gayretleri ile geçti. Ancak
kendisini padişah yapan yeniçerilere karşı etkili olamadı. Sultan Üçüncü
Ahmed'in sadrazamlığa getirdiği Çorlulu Ali Paşa, ona idarî konularda yardımcı olmaya
çalıştı, hazine için yeni düzenlemelerde bulundu ve Sultan Üçüncü Ahmed'e rakipleriyle
mücadelesinde destek oldu.Sultan Üçüncü Ahmed zamanında, Rusya ile olan
ilişkilerde gerginlik yaşandı.Bunun sebebi Rusya'nın Orta Asya üzerinde yayılma siyaseti
izlemesi, Balkanlar'daki toplumları slavlaştırmaya çalışması, açık ve sıcak
denizlere inmek istemesiydi.
Erkek Çocukları: Birinci Abdülhamid, Üçüncü Mustafa, Süleyman, Bayezid, Mehmed, İbrahim,Numan, Selim, Ali, İsa, Murad, Seyfeddin, Abdülmecid, Abdülmelik
Kız Çocukları: Emine, Rabia, Habibe, Zeyneb,
Zübeyde, Esma, Hatice, Rukiye, Saliha, Atike,Reyhan, Esime, Ferdane, Nazife,
Naile, Ayşe, Fatma, Emetullah, Ümmüselma, Emine, Rukiye,Zeyneb, Sabiha.
I. Mahmud (1730 - 1754)
Sultan Birinci Mahmud, 2 Ağustos 1696 günü, İstanbul'da doğdu.
Babası Sultan İkinci Mustafa, annesi Saliha Valide Sultan'dır. Büyük annesi Gülnuş
Sultan'ın sevgi ve ilgisiyle büyüdü. Sekiz yaşından beri kafes hayatı yaşadığı halde
zekâsı, iyi niyeti ve kuvvetli karakteri sayesinde kendini harap etmekten kurtardı.
Küçük yaşlardan itibaren çeşitli hocalardan dersler aldı. Tarih, edebiyat ve
şiirle meşgul oldu. Özellikle mûsıkî ile uğraştı.Sultan Birinci Mahmud, 1 Ekim
1730 tarihinde otuzbeş yaşında iken padişah oldu. Devrindeki en değerli
kimseleri seçip iş başına getirdi. Karakter sahibi, azimli, müşfik, merhametli,
dikkatli ve sabırlı bir insandı. Kendi zevkinden çok milletin refahını
düşünerek hareket etti. Bu sayede babası ve amcasının düştüğü hatalara düşmedi.
Hayatının son iki yılını hasta geçiren Sultan Birinci Mahmud, 13 Aralık 1754
tarihinde ellidokuz yaşında iken vefat etti. Sultan İkinci Mustafa'nın Yeni
Cami'deki türbesine defnedildi.
III. Osman (1754 - 1757)
Sultan Üçüncü Osman, 2 Ocak 1699 günü, İstanbul'da doğdu. Babası
Sultan İkinci Mustafa, annesi Şehsuvar Valide Sultan'dır. Şehsuvar Valide Sultan
Rus asıllıdır. Tahta çıktığı ellialtı yaşına kadar sarayda hapis hayatı yaşadığı
için sinirli bir yapıya sahipti. Ancak yine de şefkat ve merhamet sahibi, özellikle yalanı
ve rüşveti sevmeyen bir insandı.Sultan Üçüncü Osman mûsıkîden nefret ettiği
için bütün müzisyenleri saraydan uzaklaştırdı. Sarayda dolaşırken cariyelerle
karşılaşmak istemediği için ayakkabılarına demir ökçeler taktırmıştı.
Ökçelerden çıkan sesi duyan cariyeler padişahın geldiğini öğrenip yoldan çekiliyorlardı.
İki yıl, on ay, onsekiz gün saltanat sürmüş bu süre içinde yedi tane veziriazam
değiştirmiş, dönemi boyunca içte ve dışta barış ve huzur yaşanmıştır. Sultan Üçüncü Osman'ın zaman zaman kıyafet değiştirerek halkın
arasına karıştığı bilinmektedir. 30 Ekim 1757'de vücudunda çıkan bir çıbanın verdiği
hastalıkla vefat etti.Cenazesi, Yeni Cami'de Sultan Birinci Mahmud'un yanına
defnedildi
III. Mustafa (1757 - 1774)
Sultan Üçüncü Mustafa, 28 Ocak 1717 günü, İstanbul'da dünyaya
geldi. Babası Sultan Üçüncü Ahmed, annesi Mihrişah Sultan'dır. Sultan Üçüncü
Mustafa orta boylu,iri gözlü, yassı burunlu ve siyah sakallı idi. Heybetli ve
kuvvetli bir vücuda sahipti. Çok iyi bir tahsil yaptı. Astroloji ile meşgul
oldu. İslâm ve Osmanlı tarihlerini inceledi.Sultan Üçüncü Mustafa, son derece dindar, tutumlu, müşfik,
çalışkan ve cömert bir insandı. İki dakika süren ve İstanbul'un hemen hemen
yarıdan fazlasını yıkan büyük depremde evlerini, yakınlarını kaybeden halka
kendi kesesinden yardım etti. Adaletle hükmeder,haksızlıklara asla göz
yummazdı. Yalandan, riyadan ve rüşvetten nefret ederdi. Asla gurura kapılmaz,
büyüklük taslamaz, yapamayacağı işleri vaadetmezdi.Sultan Üçüncü Mustafa, yenileşmenin gerektiği fikrindeydi ve
ıslahat yapmak istiyordu. Prusya Kralı İkinci Frederik'in ıslahat hareketlerini
duymuş, Ahmed Resmî Efendi'yi ona göndermişti. Prusya Kralı İkinci Frederik,
Sultan Üçüncü Mustafa'ya Ahmed Resmî Efendi aracılığı ile başarısının üç altın
anahtarı dediği öğütlerini gönderdi.
- Bol bol tarih okuyun, eski tecrübelerden faydalanın.
- Güçlü bir orduya sahip olmaya çalışın ve barış zamanında
askerlerinizi sürekli eğitime tâbi tutun.
- Hazineniz daima parayla dolu bulunsun, ekonomiye önem verin.
Sultan Üçüncü Mustafa, bu öğütleri dinledikten sonra acı acı
güldü. Sonra da "Biz de bunları yapmak niyetindeyiz, lâkin yolu
nedir?" diye mırıldandı. Memleketine en büyük felâketin Rusya'dan
geleceğini düşünüyordu. Müdafaa için geceli gündüzlü çalışarak her türlü
hazırlığı yaptı. Savaşlarda kullanılmak üzere hazineyi altınla doldurdu.Süveyş
Kanalını bile açtırmayı düşünüyordu. Fakat iş başına getireceği yetenekli
devlet adamlarının olmaması onu üzüyordu. Rus Savaşı sırasında üzüntüsünden
hastalandı ve kalp yetmezliğinden dolayı 21 Ocak 1774 günü vefat etti.Sultan Üçüncü Mustafa, orduda bir yenileşme gerektiği fikriyle
hareket ediyordu. Askerlere eğitim kuralları getirdi. İtirazlara aldırmadan
tüfeklere süngü taktırdı. Yeni bir tophane kurdurup güçlü toplar döktürdü.
Bahriye, istihkâm ve topçu okulları açtı. Yaşlı subaylara bile eğitim
mecburiyeti getirdi. Ordudaki ıslahat konusunda Baron de Tott adlı Macar
uyruklu Fransız'dan çok yararlandı. Baron de Tott, Osmanlı topçu sınıfını
yeniden ele alıp modernize etti ve askere Avrupa usûlü eğitim yaptırdı.Sultan Üçüncü Mustafa şair bir padişahtı. Cihangir mahlasıyla
yazdığı şiirleri çok meşhurdur.Şiirlere "el-fakir Mustafa Han-ı Sâlis"
şeklinde imza atardı. Şiirlerinden birisinde şöyle der:
Yıkılupdur bu cihan sanmaki bizde düzele
Devlet-i çerh-i denî verdi kamu müptezele
Şimdi ebvâb-ı saadetle gezen hep hezele
İşimiz kaldı heman merhamet-i Lem Yezel'e.
Erkek çocukları: Üçüncü
Selim, Mehmed
Kız çocukları: Şah Sultan, Fatma Sultan, Bekhan
Sultan, Fatma Sultan, Hibetullah Sultan
I. Abdülhamid (1774 - 1789)
Sultan Birinci Abdülhamid, 20 Mart 1725 tarihinde, İstanbul'da
doğdu. Babası Üçüncü Ahmed, annesi Rabia Şermi Sultandır. Annesi ona kuvvetli bir
tahsil yaptırdı. Zamanındaki mevcut tarihlerin hepsini gözden geçirdi. Hat sanatı
ile de meşgul oldu. Merhametli, nazik ve saf bir insan olarak tanınıyordu. Saltanatı
süresince birçok ıslahat ve imar hareketlerinde bulundu. Devlet işleriyle daima
yakından ilgilendi. Her sorun hakkında fikir ve görüşlerini vezirlerine bildirirdi.
Yetenekli vezirler atamaya çalıştı. Halka karşı daima şefkatli ve ılımlı
davrandı.
Sultan Birinci Abdülhamid henüz tahta geçmişti ki, kendisinden
cülûs bahşişi istendiğini duydu. Kaşlarını çatıp sertleşen Sultan Birinci
Abdülhamid şöyle dedi: "Hazinede bahşiş yoktur, bundan
böyle cülus bahşişi verilmeye! Asker evlâtlarımıza fermanımız duyurula!".
Askerler bir parça söylendilerse de, işi daha fazla ileriye
götürmeden dağıldılar.
Sultan Birinci Abdülhamid, siyasî ve askerî ıslahatlara girişti.
Avrupaî tarzda mektepler açtı.
Yeniçeri ocağına ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı.
Sürat Topçuları Ocağı'nı kurdurdu, Yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz
yere fazla para alanları tespit ettirdi. Bu faaliyetleri yürüten Sadrazam Halil
Hamid Paşa, menfaatleri bozulanlar tarafından padişaha şikâyet edildi. Halil
Hamid Paşa, yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen, bu konuda yanıltılan Sultan
Birinci Abdülhamid'in emriyle idam edildi. Sultan Birinci Abdülhamid, bütün
başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve gayreti ile
anıldı. 1782 yılı yazında İstanbul'da çıkan yangında itfaiye işlerini bizzat
kendisi yürütmesi sonucu halkın sevgi ve takdirini de kazanmıştı.Dindarlığı ve iyiliği sebebiyle halkın "velî" olarak
gördüğü Sultan Birinci Abdülhamid, onbeş yıl iki ay onyedi gün süren
saltanattan sonra, 1789 yılı Nisan ayında 64 yaşında vefat etti. Cenazesi
Bahçekapı'da kendi yaptırdığı türbesine defnedildi.
Erkek Çocukları : Dördüncü Mustafa, İkinci Mahmud, Murad, Nusret, Mehmed, Ahmed, Süleyman.
Kız Çocukları : Esma, Emine, Rabia, Saliha,
Alimşah, Dürrüşehvar, Fatma, Melikşah, Hibetullah Zekiye.
III. Selim (1789 - 1807)
Sultan Üçüncü Selim, 24 Aralık 1761 tarihinde, İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Üçüncü Mustafa, annesi Mihrişah Sultan'dır. Annesi Gürcü asıllıdır. Kâhinlere inanan babası Sultan Üçüncü Mustafa, onların yeni doğan oğlu Selim'in eşsiz bir cihangir olacağını söylemeleri üzerine, büyük bir sevince kapılmış, yedi gün yedi gece bayram yapılmasını emretmiştir.Sultan Üçüncü Selim, doum günündeki bu hava içinde büyüdü. Sarayda çok güzel bir şekilde yetiştirildi. Sultan Üçüncü Mustafa, kendisinden sonra oğlu Sultan Üçüncü Selim'in padişah olmasını istemişti. Ancak, babasından sonra padişahlığa amcası Sultan Birinci Abdülhamid getirildi. Sultan Birinci Abdülhamid, Sultan Üçüncü Selim'i sarayda göz önünde bulunduruyor, ancak yine de onun eğitimine önem veriyordu. Amcası Sultan Birinci Abdülhamid'in ölümü üzerine, Sultan Üçüncü Selim 7 Nisan 1789 günü, 28 yaşındayken Osmanlı tahtına oturdu.
Sultan Üçüncü Selim, edebiyata ve güzel yazı yazmaya çok
meraklıydı. Yazmış olduğu hat ve levhalardan bazıları cami ve türbelere
asılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi konuşuyordu. Merhametli bir insan olan
Sultan Üçüncü Selim ciddi bir eğitim görerek yetişti. İyi bir şâir, tamburî,
neyzen ve hânende idi. Bestekâr da olan Sultan Üçüncü Selim, güzel sanatlara düşkün
ve açık fikirliydi, ancak zaafa varacak kadar yumuşak karakterliydi ve Osmanlı Devleti'nde
batıcılığın yerleşmesini istiyordu. Sultan Üçüncü Selim tahta çıktığı zaman, halk ona büyük ümitler
bağladı. Halk genç hükümdarın, Osmanlı Devleti'ni o eski güçlü ve ihtişamlı
devirlerine geri döndüreceğini düşünüyordu.Sultan Üçüncü Selim, 29 Mayıs 1807 tarihinde Osmanlı padişahlığını
Şehzade Mustafa'ya terk ettikten sonra bir yıl iki ay daha yaşadı. Alemdar
Mustafa Paşa Olayı sırasında yeni padişahın adamları tarafından, 28 Temmuz 1808
tarihinde öldürüldü. Cenazesi, Lâleli Camii avlusunda babası Sultan Üçüncü
Mustafa'nın yanına defnedildi.
IV. Mustafa (1807
- 1808)
Sultan Dördüncü Mustafa, 8 Eylül 1779 günü, İstanbul'da doğdu.
Babası Sultan Birinci Abdülhamid, annesi Nüketseza Kadın Sultan'dır. Annesi
Nüketseza Kadın Sultan,Sultan Dördüncü Mustafa'nın iyi bir tahsil yapması için
çok çaba harcadı. Ancak hırslı, kurnaz ve asabî bir insan olan Sultan Dördüncü
Mustafa, eğitim ve öğrenimden çok zevk ve sefa içinde yaşamaya önem verdi.Kabakçı Mustafa İsyanı sonunda, tahttan indirilen amcazâdesi
Sultan Üçüncü Selim'in yerine, 29 Mayıs 1807 günü tahta çıktığında yirmisekiz
yaşındaydı. Sultan Dördüncü Mustafa'nın şehzadeliği boyunca, kendisine bir
evlât gibi davranan Sultan Üçüncü Selim aleyhinde isyancılarla işbirliğine
girmesi ve onun öldürülmesi için emir vermesi, karakteri hakkında fikir vermektedir.Tahta çıktığında devletin merkezî otorite ve hakimiyeti gittikçe
zayıflıyor, Sultan Üçüncü Selim ve Nizam-ı Cedid yandaşları yakalandıkları
yerde öldürülüyordu. Sultan Dördüncü Mustafa'nın tahta çıkmasını sağlayan
Kabakçı Mustafa ve yandaşları devlet yönetiminde etkin rol oynuyor, kendi
adamlarını önemli mevkilere getiriyorlardı.Osmanlı Devleti, bu isyandan sonra yeniçerilere çok büyük tavizler
verdi. Ancak yeniçerilerin istekleri hiçbir zaman bitmedi. Hatta Osmanlı
tarihinde hiç görülmemiş bir antlaşma yapıldı. Kabakçı Mustafa isyanında baş
rol oynayan yeniçeri ağalarının, kendilerini sağlama almak için yaptıkları bu
antlaşmaya göre, yeniçeriler devlet işlerine karışmayacak ve Osmanlı Devleti bu
isyandan dolayı Yeniçeri ocağını sorumlu tutmayacaktı.Sultan Üçüncü Selim
taraftarları, bu karışık ortam içinde Rusçuk âyânı Alemdar Mustafa Paşa'ya
sığınmışlardı. Alemdar Mustafa Paşa Osmanlı-Rus savaşları sırasında büyük
başarılar göstermiş ve ordu mensuplarının sempatisini kazanmıştı.
Sultan Dördüncü Mustafa hat sanatıyla uğraştı. Gayet güzel
yazıları vardır. Osmanlı
hanedanından Sultan Beşinci Murad'dan sonra en az padişahlık
yapanlardan birisidir.
Kız çocukları: Emine Sultan
II. Mahmud (1808 - 1839)
Sultan İkinci Mahmud, 20 Temmuz 1785 tarihinde, İstanbul'da doğdu.
Babası Sultan Birinci Abdülhamid, annesi Nakşidil Valide Sultan'dır. Orta boylu,
geniş omuzlu, beyaz sakallı, zarif ve sevimli yüzlüydü. Diğer Osmanlı padişahları gibi
kuvvetli bir tahsil gördü. Öğrenimi ile, Sultan Üçüncü Selim, padişahlığı sırasında
bizzat meşgul olmuştu.Cesur, temkinli, sabırlı ve azimli bir kişiliğe sahip
olan Sultan İkinci Mahmud, Alemdar Mustafa Olayı sonrasında, 28 Temmuz 1808
tarihinde tahta çıktığında yirmi üç yaşındaydı. Zekî ve bilgili bir insan olan
Sultan İkinci Mahmud, Avrupa'daki yenileşme hareketlerini benimsemişti. Adalet
işlerine gereken önemi verdi, yeni kanun ve tüzükler hazırlattı ve bu sebeple
kendisine "Adlî"
ünvanı verildi. Şiiri, edebiyatı ve bilimi seven, halk arasında dolaşmayı ve
onların dertlerini dinlemeyi gerekli gören Sultan İkinci Mahmud, Osmanlı
Devleti'ni gerek sosyal bakımdan, gerekse uygarlık açısından ileri bir ülke
yapmaya çalıştı. Sultan İkinci Mahmud, yakalandığı verem hastalığından
kurtulamayarak, 1 Temmuz 1839 günü, dinlenmek için gittiği kardeşi Esma Sultan'ın
Çamlıca'daki köşkünde, elli dört yaşında vefat etti. Büyük bir cenaze töreni
ile halkın gözyaşları arasında Divan Yolu'ndaki türbesine defnedildi.
Erkek çocukları: Abdülmecid, Abdülaziz, dört tane Ahmed isimli Şehzade, Bayezid, Abdülhamit, Süleyman, Mehmed, Murad, Nizameddin, Mehmed, Abdullah, Osman
Erkek çocukları: Abdülmecid, Abdülaziz, dört tane Ahmed isimli Şehzade, Bayezid, Abdülhamit, Süleyman, Mehmed, Murad, Nizameddin, Mehmed, Abdullah, Osman
Kız çocukları: Emine Sultan, Hamide Sultan,
Hayriye Sultan, Şah Sultan, Saliha Sultan, Ayşe Sultan, Atike Sultan, Fatma
Sultan, Münire Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah Sultan, Adile Sultan.
Abdülmecid (1839 - 1861)
Sultan Abdülmecid, 25 Nisan 1823 günü doğdu. Babası Sultan İkinci
Mahmud, annesi Bezm-i Âlem Valide Sultan'dır. Sultan Abdülmecid, babasının arzusu
yönünde bir eğitim ve terbiye gördüğü için ıslahatçı fikirlere sahipti. Batı
âlemine karşı hayranlık besliyordu. Babasının vefatı üzerine, henüz 17 yaşında iken
Osmanlı tahtına oturdu. Devletin ilerleyişi için Avrupaî hayat tarzının ülke
çapında yaygınlaştırılmasını istedi. Saltanatının henüz dördüncü ayında ilân
ettiği Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu sebebiyle Tanzimat Dönemi padişahı olarak şöhret
bulmuştur. Sultan Abdülmecid, batılı yazarların takdir ve sevgiyle andıkları
bir padişahtı. 25 Haziran 1861 tarihinde, 39 yaşında iken
İstanbul'da veremden dolayı vefat eden Sultan Abdülmecid, Yavuz Sultan Selim'in
türbesi yanındaki mezarına defnedildi.Sultan İkinci Mahmud, ölüm döşeğinde iken, Osmanlı Devleti'ne
karşı ayaklanmış olan Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Osmanlı kuvvetlerini Nizip'te
yenilgiye uğratmıştı. Sultan Abdülmecid böyle karmaşık bir ortamda tahta çıktı.
Mısır Sorunu, Rus donanmasının Hünkâr İskelesi Antlaşmasına uyarak İstanbul'a
gelmesi üzerine bir Avrupa sorunu haline geldi.Başta İngiltere, Avusturya,
Prusya ve Rusya olmak üzere Avrupalı devletler Osmanlı Devleti ile Mısır Valisi
Kavalalı Mehmed Ali Paşa arasındaki Mısır sorununu çözmek için bir konferans düzenlediler.
Avrupa Devletleri, Mısır'da güçlü bir yönetim istemiyorlardı. Kavalalı Mehmed
Ali Paşa'ya karşı Osmanlı Devleti'nin tarafını tuttular ve bu ortamda Londra
Sözleşmesi imzalandı (1840).Buna göre; Mısır Osmanlı Devleti'ne bağlı kalacak, ancak yönetimi
Mehmed Ali Paşa ve oğulları yürütmeye devam edecekti. Mısır seksen bin altın
vergi ödeyecekti. Suriye, Adana ve Girit tekrar Osmanlı yönetimine
bırakılıyordu.
Hünkâr İskelesi Antlaşmasının süresi bitince, Londra'da yeniden
bir konferans düzenlendi (1841). Toplantıya Osmanlı Devleti'nden başka Rusya,
Fransa, İngiltere, Prusya ve Avusturya katıldı. Konferansta alınan kararlara
göre, Boğazlar'da egemenlik hakkı Osmanlı Devleti'ne ait olacak, ancak barış
döneminde hiçbir savaş gemisi Boğazlar'dan geçmeyecekti. Bu antlaşma ile Fransa
ve İngiltere Akdeniz'deki güvenliklerini sağlamış oluyorlar, Osmanlı Devleti'nin
Boğazlar üzerindeki kayıtsız şartsız haklarına kısıtlama geliyordu. Rusya ise
Hünkâr İskelesi Antlaşması ile Boğazlar üzerinde sağladığı üstünlüğü kaybetmiş
oluyordu.
Abdülaziz (1861 - 1876)
Sultan Abdülaziz 8 Şubat 1830 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası
Sultan İkinci Mahmud, annesi Pertevniyal Valide Sultan'dır. Elâ gözlü, beyaza
yakın kumral tenli,sert bakışlı ve top sakallıydı. Ağabeyi Sultan Abdülmecid'in
vefatı üzerine 25 Haziran 1861 günü tahta çıktığında 31 yaşındaydı. Müsrif bir padişah
olarak tanınmasına rağmen, çok sade giyinir, sarayda terlik ve entari ile
dolaşırdı. Babası öldüğü zaman dokuz yaşlarındaydı. Ancak ağabeyi Sultan
Abdülmecid, onun eğitimine gerektiği gibi dikkat etti. Şehzadeliği sırasında
rahat ve korkusuz bir hayat sürdü. Çok iyi Fransızca konuşurdu. Şiire ve müziğe
de ilgisi vardı. Kendine ait besteleri vardır. Resim yapma kabiliyeti de çok
üstün olan Sultan Abdülaziz, Osmanlı donanmasına ısmarlayacağı gemilerin plânını
bizzat kendisi çizmişti. Ok atmayı, ata binmeyi, avlanmayı ve özellikle
güreşmeyi çok severdi. Güçlü, kuvvetli ve pehlivan yapılıydı. En iyi
pehlivanlarla güreşir ve sırtlarını yere getirirdi.
V. Murad (30 Mayıs 1876 -
31 Ağustos 1876)
Sultan Beşinci Murad 21 Eylül 1840 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Şevk-Efza Kadın Efendi'dir. Annesi Çerkezdir. Sultan Beşinci Murad, çocukluğunda ve gençliğinde iyi bir eğitim gördü ve Fransızca öğrendi. Okumaya çok meraklı olduğundan dolayı, Fransa'dan kitaplar getirtir ve sürekli olarak okurdu.Edebiyata karşı çok ilgiliydi. Aralarında Ziya Paşa ve Namık Kemal'in de olduğu devrin bir çok şairi ile yakın dostluk kurmuştu. Yabancı kültürlerin etkisi altında kalan Sultan Beşinci Murad, piyano çalardı. Batı müziği stilinde besteler bile yapmıştır. Avrupalı prenslerle dost olmuş, onlarla mektuplaşmış olan Sultan Beşinci Murad, yerli ve yabancı gazeteleri yanından eksik etmezdi.Sultan Abdülaziz ile beraber çıktığı Avrupa seyahati sırasında Avrupa'yı yakından görüp hayran kalmış olan Sultan Beşinci Murad, bu gezi sırasında İngiltere'de tanıştığı Gal Prensi (sonradan İngiltere Kralı olan VII.Edward) ile yakın bir dostluk kurdu. Gal Prensinin tesiri altında kalıp mason olan Sultan Beşinci Murad, çok müsrif ve ihtiras sahibi bir insandı. Padişah olmak için amcasının ölümünü beklediğini açıkça söylerdi. Sultan Beşinci Murad, tahttan indirilen Sultan Abdülaziz'in yerine 30 Mayıs 1876'da padişah oldu. Ancak, Osmanlı Devleti'ni kurtarmak için meşrutiyetin kurulmasını isteyen, bu düşünce ile tahta güvendikleri bir hükümdar getiren aydınların umudu yine kırılmıştı. 93 gün kaldığı Osmanlı tahtından 31 Ağustos 1876 günü indirildi. 28 yıl daha sarayda yaşayan Sultan Beşinci Murad, 29 Ağustos 1904 tarihinde vefat etti ve annesi Şevk-Efza Kadın Efendi'nin Yeni Cami'deki türbesine defnedildi.
II. Abdülhamid (1876 - 1909)
Sultan İkinci Abdülhamid, 21 Eylül 1842 tarihinde İstanbul'da
doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Tir-i Müjgan Kadın Efendi'dir. Annesi Çerkezdir.
Sultan İkinci Abdülhamid çok küçük yaşta iken annesini kaybettiği için öksüz
büyüdü ve onu üvey
annesi Piristu Kadın yetiştirdi. Çocukluğunda çok zayıf bir
bünyeye sahip olan Sultan İkinci Abdülhamid sık sık hasta olurdu. Babasının
padişahlığı sırasında bu durumu yüzünden özel ilgi gördü. Çok hoşgörülü bir
ortamda büyüdü. Kültür derslerinin yanında musiki dersleri aldı ve piyano
çalmayı öğrendi. Bekârlığı sırasında çok serbest bir hayat yaşayan Sultan İkinci
Abdülhamid, evlendikten sonra tüm boş zamanını ailesiyle, çocuklarıyla
geçirmeye başladı. Sultan İkinci Abdülhamid, yıkılmak üzere olan Osmanlı
Devleti'ni uyguladığı politikalarla 33 yıl ayakta tutmayı başarmış bir padişahtır.Hayırsever ve cömert bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid,
sıradan bir vatandaş gibi yaşardı. Yunan seferi sırasında, kendisine hazinede
yeterli para bulunmadığı söylenince, atalarından kalma şahsî servetinden
masrafları karşılamış, bunu devletten geri almamıştı. Boş vakitlerini marangozhanede geçirir, harika eşyalar yapar,
bunları sattırır ve parasını fakire fukaraya dağıttırırdı. Son derece şefkatli
bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid'in kendisini öldürmek isteyenleri
bağışlaması, dünya siyaset tarihinde ender rastlanan bir olaydır. Sultan İkinci
Abdülhamid, kültüre önem vermiş ve eğitim konusunda hizmet verecek birçok mekân
yaptırmıştır. Güzel Sanatlar Akademisi, Ticaret ve Ziraat Okulları kuran Sultan
İkinci Abdülhamid, ilk ve orta dereceli okullar, dilsiz ve kör okulları, kız
meslek okulları da yaptırmıştır. Vilâyetlere liseler, kazalara ortaokullar
kurmuş, ilkokulları köylere kadar ulaştırmıştır. İstanbul'da Şişli Etfal Hastahanesi'ni ve Dârülaceze'yi kendi
şahsi parasıyla yaptırdı. Hamidiye adı verilen içme suyunu borularla İstanbul'a
getirtti. Karayollarını Anadolu içlerine kadar uzatan Sultan İkinci Abdülhamid,
Bağdat'a ve Medine'ye kadar da demiryolları döşetmiştir. Büyük şehirlere atlı
tramvay hatları yaptırmıştır.
Mehmed Reşad (1909 - 1918)
Sultan Mehmed Reşad 2 Kasım 1844 tarihinde İstanbul'da doğdu.
Babası Sultan Abdülmecid, annesi Gülcemal Kadın Efendi'dir. Annesi Çerkezdir.
Çocukluğu, padişah olan babasının yanında geçti. Eğitim ve öğrenimine gereken önem
gösterildi.Sultan Mehmed Reşad, amcası Sultan Abdülaziz zamanında rahat bir
şehzadelik yapmasına rağmen ağabeyi Sultan İkinci Abdülhamid zamanında sarayda
hapis hayatı yaşadı. Veliaht olduğu için devamlı kontrol altında tutuluyordu.
Sultan Mehmed Reşad günlerini haremde geçirir, şiir ve kitap okurdu.
Sultan Beşinci Mehmed Reşad, İttihat ve Terakki partisinin
desteğiyle tahta çıktığında 65 yaşındaydı. Sultan İkinci Abdülhamid'in
padişahlığı sırasında devlet işleriyle yeterince ilgilenmemişti. Padişahlığı
sırasında yönetim daha çok İttihat ve Terakki partisinin ileri gelenlerinden
Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa'nın eline geçmişti.
Mehmed Vahdeddin (1918 - 1922)
Sultan Mehmed Vahdeddin otuz altıncı ve son Osmanlı padişahıdır.
Babası Sultan Abdülmecid, annesi Gülistu Kadın Efendi'dir. 2 Şubat 1861
tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, Sultan Mehmed Vahdeddin doğduğu
yıl, annesi Gülistu Kadın Efendi de, o henüz çok küçükken vefat etmişlerdi.
Çocuk denecek yaşlarda hem öksüz, hem yetim kalan Sultan Mehmed Vahdeddin,
babası Sultan Abdülmecid'in kadınlarından Şayeste Kadın tarafından büyütüldü. Sultan Abdülaziz'in saltanatı sırasında henüz bir çocuk olduğu
için serbest yetişti. Eğitim ve öğrenimi ile ağabeyi Sultan İkinci Abdülhamid
henüz padişah değilken bile yakından ilgilendi.Sultan İkinci Abdülhamid, saltanat yıllarında da bu tutumunu
değiştirmedi, ona hep değer verdi ve onu korudu. Bu yüzden ağabeyinin saltanat
yıllarında rahat bir hayat yaşadı.Sultan Mehmed Vahdeddin, çok okurdu,
okuduğunu iyi anlardı. Özellikle fıkha ait eserler ilgisini çekmişti. Kitabeti
ve imlâsı düzgündü. Zekî bir insandı, fikirlerini kâğıt üstüne aktarmakta
zorluk çekmezdi. Çok nazik bir insan olan Sultan Mehmed Vahdeddin, Viyana seyahati
sırasında hem yanındakileri hem de yabancıları nezaketine hayran bırakmıştı. Az
konuşur, daha çok dinlemeyi sever ve birisini dinlerken pür dikkat kesilirdi. Sultan
Mehmed Reşad, padişah olduğu zaman, yaş bakımından Sultan Mehmed Vahdeddin'den
daha büyük olan Sultan Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzeddin veliaht idi. Yusuf İzzeddin'in
ölümü üzerine veliahtlığa Sultan Mehmed Vahdeddin getirildi. Veliaht olarak
bulunduğu yıllarda, Birinci Dünya Savaşı çıktı. Savaş sırasında Osmanlı Devleti'nin
veliahtı olarak Almanya'ya resmî bir gezi yaptı. Bu seyahatinde yanında Mustafa
Kemal de bulunudu. Sultan Mehmed Reşad'ın ölümü üzerine, Sultan Altıncı Mehmed Vahdeddin
sanı ile padişah oldu.
* Kaynak:
Türk Tarih Kurumu
www.ttk.org.tr