14 Şubat 2013 Perşembe
İKİ OSMANLI-
İngilizler Hindistan"ı işgal eder, Hindistan Kralı Osmanlı"dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan"a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan'a çıkarlar ve İngilizlerle savaşmaya başlarlar. Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlük mücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip İngiliz askerleri karşısında yenik düşerler. 40 kadarı esir alınır, diğerleri de savaşta şehit olur. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askeri İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bu gemi bir seferinde Avustralya"ya uğrar. İki Osmanlı esiri bir yolunu bulup kaçarlar. Bir süre sonra, adı Karadeniz diyarından Menteşeoğlu Abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa başlar.
3 Şubat 2013 Pazar
Şeyh Edebali'nin Osman Gaziye öğütleri
"Ey Osmancık; Allah gözünü, gönlünü ve yolunu ışıtsın; bileğinin, yüreğinin gücünü pekiştirsin; haktan, adaletten, merhametten, azimden, sebattan garip komasın.
"Ey Osmancık; beğsin. Beğliğini bil, beğliğini unutma.
"Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle yanılgı bize, hoşgörmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.
"Ey Osmancık; bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana.
"Ey Osmancık; yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Tanrı yardımcın olsun; beğliğini kutlu kılsın; ışığını parıldatsın, uzaklara iletsin; sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl versin" (Osmancık, Ötüken Neşriyat, 12. bs., İstanbul 2000, s. 119).
"Ey Osmancık; beğsin. Beğliğini bil, beğliğini unutma.
"Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle yanılgı bize, hoşgörmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.
"Ey Osmancık; bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana.
"Ey Osmancık; yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Tanrı yardımcın olsun; beğliğini kutlu kılsın; ışığını parıldatsın, uzaklara iletsin; sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl versin" (Osmancık, Ötüken Neşriyat, 12. bs., İstanbul 2000, s. 119).
6 Ocak 2013 Pazar
Osmanlı da Okçuluk
Osmanlı' da Okçuluk tekkesinde kayıt yaptırabilmek için, oku en az 594 metre uzağa atabilmek gerektiğini, tarihin kaydettiği en büyük okçunun ise Tozkoparan İskender olup , Hicri 957 senesinde İstanbul'da yapılan bir yarışmada oku ile 826 metreden hedefini vurarak birinci olduğunu, bugün ise dünyadaki en iyi okçuların 500 küsür metrelere ancak ulaşabildiğini biliyor muydunuz ?
13 Aralık 2012 Perşembe
OSMANLI TÜRK KILICI -
Türk kılıcında namlunun önden %35 lik kısmındaki en kalınlığından 1 cm dışarı taşan, kısma yalman denir.14.yy sonrasında daha belirgin hale gelen ve türk kılıcını diğer kılıçlardan ayıran yalman’ın, eğri kılıç kullanımının büyük kısmını teşkil eden kesme darbelerindeki müspet işlevi büyüktür. Özellikle büyük hacimli (kalın) ya da namlunun içinde uzun yol katetmesi gereken bir hedefte bu şeklin yararı ortaya çıkar. Yalmansız namlularda darbenin hedefe temasıyla birlikte, namlu boyunda başlayan salınım hareketi, namlunun sürdüreceği düzlemi bozarak başlangıçta taşınan kinetik enerjinin hedef içinde yol katettikçe azalmasına ve kesişin kuvvetinin tedricen azalmasına sebep olacaktır. Türk kılıcının ortalama %30-35’lik kısmını oluşturan yalman ise, kesişin önemli bir kısmının gerçekleştiği alan üzerinde olduğundan bu salınım hareketini engelleyip, hedef üzerinde yıkıcı bir etki oluşmasına imkan vermektedir. 16. yüzyılda Mısır seferi sonrasında, ciddi sayıda ve üstün nitelikli Memluk kılıç ustasının Osmanlı tebâsına dahil olmuş, bu insan kaynağı hazinesi de Mısır seferinin de-fakto ganimetlerinden biri olmuştur. Türk kılıcı bu dönemden sonra da değişimini sürdürmüş ancak yalman kullanımından vazgeçilmemiştir.Kabza kaplamalarında materyal olarak genellikle boynuz (gergedan, su mandası) kullanılmakla birlikte, sert ağaçların kullanıldığı örnekler de mevcuttur.
6 Aralık 2012 Perşembe
Kanuni`ye ~ SULEYMAN~ ISMI NEREDEN GELIR ?
Tarih, 6 Safer 900 (6 Kasım 1494). Trabzon Şehzade Sarayı’nın duvarları, Ayşe Hafsa Sultan’dan doğan bebeğin sesiyle çınlıyor. Rivayete göre baba Şehzade Selim Şah o an Kur’an-ı Kerim okumaktadır. Oğlunun müjdesi ulaştığında gözü Neml sûresi 30. ayettedir (Mektup Süleyman’dandır, rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla başlamaktadır). Haberi getirene dönüp sadece “İsmini Süleyman koydum!” der ve kaldığı yerden kıraati sürdürür. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feridun Emecen’in, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi için yazdığı ‘Süleyman I’ maddesinde nakledilen bir başka rivayet ise babanın, kendi isminin küçültülmüşü (tasgir) ‘Süleym-ân’dan hareketle evladına ad verdiği şeklinde.
28 Kasım 2012 Çarşamba
Osmanlı Erkeği`nin Kadınına Verdiği Kıymet !
Osmanlı'da erkeğin bayana hediye olarak ayna vermesinin âdet olduğu ve bunun bayan için nice pahalı hediyelerden daha mâkbul olduğunu biliyor muydunuz? Çünkü aynanın manası " sana senden daha güzel bir hediye bulamadım " demekmiş...
Ne harika milettmişsin Osmanlı AKİF'inde dedigi gibi:
Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz.
Ne harika milettmişsin Osmanlı AKİF'inde dedigi gibi:
Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz.
23 Kasım 2012 Cuma
Fatih Sultan Mehmet ‘in Yeniçeri Ağasını Falakaya Yatırması
Fatih Sultan Mehmed ikinci defa tahta
geçtikten sonra 1451`de Karaman seferine çıktı. Osmanlı ordusunu karşısında
gören Karamanoğlu aman dileyince Fatih, Osmanlı topraklarına geri döndü. Genç
sultan Bursa`da iken yeniçeriler sefer bahşişi isteriz diye kazan kaldırdılar.
Yolun iki tarafında silahlı saf tutan yeniçeriler, Fatih`e “Padişahımızın ilk
seferidir, kullara ihsan gerek” dediler. Askerin bu davranışından oldukça
rahatsız olup incinen Fatih, 10 kese akçeyi askere dağıtıp ortalığı
sakinleştirdi. Ardından Yeniçeri Ağası Kurtçu Doğan`ı falakaya yatırtıp,
görevinden azletti. Yerine Mustafa Bey`i yeniçeri ağası yaptı. Yeniçeri
subayları da Fatih`in öfkesinden nasiplerini aldı. Yayabaşılarını çağırıp, “Bu
edepsizlik sizin aklınızın kusurudur” diyerek onlara yüzer sopa vurdurdu ve
görevlerinden azletti. Yeniçerileri kontrol altında tutmak için kendisine bağlı
birkaç bin doğancı ve sekbanı aralarına kattı. Fatih`in askerin isyanına
verdiği bu tepki ve yeni düzenlemeler yüzünden yeniçeriler onun saltanatı
boyunca birçok zorlukla karşılaşmalarına rağmen bir daha seslerini
çıkaramadılar.
21 Kasım 2012 Çarşamba
Osmanli Ordusu`nun ``MAHREMIYETI``
Kanuni Sultan Süleyman Han'ın Muhteşem Ordusunu, Belgrad Yakınlarında Mola Verdikleri Bir Çeşme Kenarında Su Almaya Gönderdiği Kadınlarla Sınav Eden Rahip, Osmanlı Askerinin Kadınlara Göz Ucuyla Bile Bakmadığı Görmüş, Bu Manzara Karşısında Haçlı Kumandanına Şu Mektubu Yazmıştı...
İŞTE SİZ BU ORDUYU YENEMEZSİNİZ..!
19 Kasım 2012 Pazartesi
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir
Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp
bulamadığını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan
parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardeşim, bütün
aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç
isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını biliyor muydunuz ?
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını biliyor muydunuz ?
11 Kasım 2012 Pazar
OSMAN GAZI `NIN RUYASI
Osman Gazi bir gece Şeyh Edebali`nin zaviyesinde misafir kalmıştı. Gece, vakit hayli ilerleyince istirahat etmek üzere odasına çekilmişti. Fakat yatmak üzereyken rafta gözüne ilişen Kuran-ı Kerim’e saygısından dolayı yatamadı. Uyuyamadı. Kuran-ı alıp okumaya başladı. O gece sabaha kadar Kuran okudu. Tam 6 saat. Hikmet-i İlahi, Osman Gazi Han`ın Kuran-a olan bu saygısından dolayı her okuduğu saate 1 asır lutf edilmiş, hanedanı 6 asır hükümran olmuştur 7 cihana. Vakit sabah ezanlarına yaklaşmışken, yorgunluk ve uyku da bir hayli bastırmışken, Kuran elinde, yaslandığı yerde, tatlı bir uykuya daldı Sultan Osman Han.
9 Kasım 2012 Cuma
FATİH SULTAN MEHMED` IN AYASOFYA VAKFİYESİ
İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)